RayHaber

OtonomHaber

RaillyNews

BlauBahn

TeleferikHaber

Merhaba İzmir

KamuHaber


Çam, ardıç, sedir gibi ağaçların yaprağı...

İbre,
Pür.
Çam, ardıç, sedir, ladin vb. ağaçların iğne gibi ince yaprakları.
Yaz kış yapraklarını dökmeyen, nohut büyüklüğündeki meyvesi acı olup yenmeyen bir orman ağacı.
Bodur ardıç ağacı.  Çalılık. 
Ardıç ve çam ağaçlarının yapraklı ince dalları, ağaçların budanmış ince dalları.
Ağaç yaprağı. Asma yaprağı.

 


İğne yapraklı ağaçlar;
Yaprakları iğne biçi­minde olan ve kozalak tipi meyve veren bitkilere, bu özellikleri nedeniyle "iğneyapraklılar" ya da "kozalaklılar" denir. Açık tohumlulardan olan bu bitkilerin pek azı çalı, geri kalanları ağaçtır. Çam, köknar, ladin, melez, sedir, servi, ardıç ve mazı gibi yakından tanıdığımız ağaçlar ile suga ve kauri gibi daha az bilinen bazı türler iğneyapraklılar adıyla bir takımda toplanır. Ama bu takımdaki bitkileri tanımlayan iğnemsi yaprak ve kozalağımsı meyve gibi ortak özellikleri paylaşmayan türler de vardır. Ör­neğin servi ve mazı çamlarınki gibi gerçek değildir, üst üste binmjş küçük pulsu yaprak­lardan oluşur. Öte yandan kozalak tipi meyve veren bütün ağaçlar di bu gruptan sayılmaz. Örneğin sikas denen ağaçlar ile kibritotları gibi bazı bitkilerin spoıları kozalaksı yapıların içinde gelişir; kızılağaçların meyveleri de kü­çük odunsu kozalaklaı biçimindedir. Ama bu bitkilerin hiçbiri iğneyapraklılar takımından değildir. Üstelik iğne yapraklıları tanımayı da­ha da güçleştiren bir nokta, gerçek iğneyapraklılardan bazılarının kozalak biçiminde mey­ve vermemesidir. Örneğin ardıç ağacında kozalak pulları etli ve Şişkin, renkleri morum­su mavi olan meyveleş kozalaktan çok üzümsü meyveye benzer.   

İğneyapraklıların bir başka ortak özelliği de, hemen hepsinin hiçbiri mevsimde tüm yaprak­larını dökerek çıplak kalmamalarıdır. Ama bu yaprakların hiç dökülmediği anlamına gelmez. İğneyapraklıların yaprakları da iki ya da üç yılda bir dökülür; ne var ki, yaprakdöken ağaçlarda olduğu gibi bütün yapraklar aynı anda yenilenmediği için. iğneyapraklı ağaçların dalları hiçbi zaman çıplak kalmaz, hep yeşildir.
Yalnız iğne yapraklılardan bazı­ları, örneğin melez ağaçları bütün yaprakları­nı aynı anda döker. Sonbaharda sarımsı kızıl bir renk alan yapraklar kışa doğru dökülür ve ilkbaharda ağacın dallan yeniden yeşil yap­raklarla donanır.

Bütün açık tohumlularda olduğu gibi iğneyapraklılarda da kapalı tohumlu (çiçekli) bitkilerdekine benzeyen belirgin çiçekler yoktur çiçeksiz ağaçlardır. Bu yüzden bu ağaçlar çiçek tozlarının bir ağaçtan öbürüne taşınarak tozlaşması için böceklere bağımlı değildir. Erkek kozalakların ürettiği çiçektozları rüzgârla havaya savrularak aynı türden bir başka ağacın dişi kozalaklarına ulaşır. Çiçektozu dişi kozalağın içindeki yu­murta hücrelerini döller; böylece bu döllen­miş hücrelerden içinde "bitki taslağı"nı taşı­yan tohumlar oluşur. Bu tohum toprağa düşer düşmez çimlenerek türün yeni bir bireyini üretmek üzere büyümeye başlar. Tohumlar olgunlaşınca kozalağın örtülü pullan açılır ve tohumlar toprağa düşer. Rüzgârla uçuşarak ana bitkinin dibinden uzaklara erişebilmesi için bu tohumların ge­nellikle zar gibi incecik kanatları vardır. Çiçek tozunun rüzgârla dağılmasını kolay­laştıran en uygun zaman yağışsız günler oldu­ğundan, iğneyapraklı ağaçların çoğunda koza­laklar yalnızca kuru havada açılır, havanın nemi arttığı zaman yeniden kapanır. Kapını­zın önüne olgun, ama kurumamış bir çam kozalağı asarak bunu deneyebilirsiniz. Koza­lağın pulları kuru havada açılıp yağmur yağ­madan hemen önce kapanarak bir barometre görevi yapacaktır.   


İğne yapraklı ağaçların yaprakları değişik bi­çimlerde olur. Ladin türlerinin yaprakları kısa, sert ve sivri uçludur. Ak köknarın yap­rakları yassı ve derimsi, buna karşılık duglasköknarında çok yumuşak ve bükülgendir. Çamların yaprakları ise ince. uzun ve oldukça sert iğneler biçimindedir. İğneyapraklı ağaç­ların çoğunda, yapraklar ezildiği zaman kes­kin ve hoş bir koku yayılır. Bu kokunun kaynağı, bitkinin gövdesinde, dallarında, yapraklarında ve kozalaklarında oluşan yapış­kan bir maddedir. Reçine denen bu madde bitkinin zararlı böceklerden, mantar ve öbür asalaklardan korunmasını sağlar. Çünkü, ko­kusu bize hoş gelen reçinenin yapısında bu zararlıları öldürebilecek kadar güçlü zehirli maddeler vardır. İğneyapraklı ağaçların gövdelerinde derin yaralar açıldığında bu yaralardan bol miktar­da reçine sızar. Çok eskiçağlarda bazı iğne­yapraklı ağaçlardan sızan reçinelerin kuruyup taşlaşmasıyla, kehribar denen sert, duru ve bal rengi kütleler oluşmuştur . Bu kehribar kütleleri mücevher ve süs eşyası yapımında kullanılacak kadar değerli­dir. Üstelik bu kütlelerin içinde çoğu zaman reçineye gömülerek olduğu gibi korunmuş böcek, örümcek gibi küçük hayvan fosilleri bulunduğu için, kehribarlar bu canlı türlerinin evrimini belirlemekte de bilim adamlarına çok yardımcı olur.    

Çağımızda varlığını sürdüren, hatta belki de günümüzde soyu tükenmiş olan bütün ağaçlar arasında en uzun boylu olanları iğneyapraklı ağaç türleri olup boylu ve "Yumuşak Odunlu" ağaçlardır. Bunlar arasında en başta geleni, 120 metre yüksekliğe erişebilen ve 1.000 yıl kadar yaşayabilen kıyı sekoyasıdır (Seguoia sempcrvirens). İğneyapraklı ağaçlar öbür ağaçlardan çok daha hızlı büyüdüğü için önemli bir kereste kaynağıdır. Bu gruptaki ağaçların odunu, yaprakdöken ağaçlarınkinden daha hafif ol­duğu ve kolayca ezilebildiği için yumuşak odun olarak adlandırılır. Ama bu kural bütün iğneyapraklılar için geçerli değildir. "Yumu­şak odunlu" denen ağaçlar arasında örneğin katran çamının (Pinus rigida) kerestesi son derece sert ve ağırdır.

Çam ağacı, Pinaceae (çamgiller) familyasından Pinus cinsinden orman ağaçlarını içeren iğne yapraklı türlere verilen isimdir. Ülkemizde beş çam ağacı türü bulunur; Bunlar,  Kızılçam (Pinus brutia), Halepçamı (P.halepensis), karaçam (P.nigra), fıstıkçamı (P.pinea), sarıçam (P.silvestris).




© Yayınlanan haber ve fotoğrafların tüm hakları SUCUDO Ltd firmasına aittir. © Sitede yayınlanan yazıların hiçbiri telif hak sahibinin izini alınmadan yayınlanamaz. Designed & SEO by Levent Özen | Copyright © Bulmaca Cevap | 2011-2024