Oyakoşincu,
İntiharın (özkıyım) tanımını yapmak güçtür.
Bir görüşe göre intihar: "Bir insanın, doğuracağı sonucu bilerek olumlu ya da olumsuz bir eylemle doğrudan doğruya veya araçlı olarak kendi kendini ölüme sürüklemesidir". İntihar istatistikleri gerçek intihar sayısını açıklamamaktadır. Çünkü birçok intiharlar kaza biçiminde bilinmektedir. Kimi kültürlerde intihar, yerine getirilmesi gereken kutsal bir görev olarak gerçekleşmektedir. Örneğin Japonya'da çok görülen aile intiharlarında (oyakoşincu), aile utanç verici bir duruma düştüğü zaman intihar, bu durumdan kurtulmak için başvurulan bir gelenektir. Yaşamın sürdürülmesi ve haz elde edilmesi temel amaç olduğuna göre intihar bir tür yabancılaşmadır. Kimi filozoflar yaşamın amacının acı çekmek olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu görüşün en önemli temsilcisi olan Arhur Schopenhauer'ın (1788 - 1860), babasının intihan ve annesinin soğuk ve ilgisiz davranması nedeniyle kötümser bir felsefeyi benimsemiş olması ve kadınlara karşı aşırı eleştirici tavır takındığı bilinmektedir. Ünlü filozof Eflatun'a göre "Ölüm baldan tatlıdır". Volter'e göre "Umut kalmayınca intihar bir görevdir". İntihar olaylarının, sanayileşmiş Batı toplumlarında çok görülmesi bir çelişki gibi görünmektedir. Olaya Makro düzeyde bakıldığı zaman bunun nedenini açıklamak kolaylaşmıştır. Aşın bireycilik yalnızlığa neden olmakta, toplumsal bağlar gevşemekte bu da Durkheim'in ifade etmiş olduğu bencil intiharları arttırmaktadır. Durkheim "intihar" adlı eserinde istatiksel verilere göre bencil, elcil ve anomik olmak üzere üç tür intihardan bahsetmektedir. Bencil intiharlar toplumsal bağların gevşemesi ile oluşur. Toplumsal bağlan daha güçlü olan katoliklerde intihar, protestanlardan daha azdır. Evliliklerde toplumsal bağ, bekar ve dullara göre daha güçlü olduğundan intihar daha azdır. Elcil intiharlar, toplumsal bağların güçlü olmasından ileri gelmektedir. Toplumsal bağların daha güçlü olduğu askerlik mesleğinde intiharlar, Durkheim'e göre daha fazla olmaktadır. Toplumlardaki kargaşa dönemlerinde anomik intiharlar artmaktadır. Bunun istatistiksel dayanağı da devrimlerden ve göçlerden sonra intiharlarda büyük artış görülmesidir. Durkheim istatistikten yararlanarak makro düzeyde açıklamalar getirmiş; akıl hastalığı ve alkolizmle intihar arasında zorunlu bir ilişkinin bulunmadığını belirtmiştir. Oysa depresyon ve şizofreni gibi akıl hastalıklarında intihar olaylarına sıklıkla rastlanmaktadır. Alkolizmin de intihar girişimini kolaylaştırdığı ve cesaretlendirdiği düşünülebilir. İntiharlarla ilgili bazı özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Kırsal yörelerde intihar kentlere göre daha azdır. Erkeklerde gerçek intihar, kadınlarda ise intihar girişimi (yalancı intihar) daha fazladır. ABD'de siyahlarda intihar daha azdır. Yaş olarak 15 -35 yaşlan arasında intiharlar büyük bir artış göstermektedir. Batı toplumlarında 80 yaşın üzerinde intihar sayısı çok fazla olduğu halde bizde fazla artış görülmemektedir. Müslüman ve katolik toplumlarda intihar çok azdır. Devrimlerden sonra intiharlarda artış görüldüğü halde savaşlardan sonra intiharlar azalmaktadır. Sıcak aylada intiharlarda artış görülmektedir. Dünya genelinde intihar için kullanılan araçlar sırasıyla kendini asmak, kendini denize atmak, silahla vurmak, zehir içmek, bıçakla vurmaktır. İlkel toplumlarda intihar görülmez İntihar olaylarının nedenini araştırmak son derece güçtür. Çünkü intihar eden, sırlarıyla birlikte aramızdan ayrılmıştır. İntiharların bir tek nedeni yoktur. Önem sırasına göre pek çok neden rol oynamaktadır. Freud'a göre intihar, saldırganlık güdüsünün insanın kendine yönelmesidir. Kitle iletişim araçlarının (özellikle televizyonun) intiharlarla ilgili yayınlan, bir model oluşturması bakımından intihar olaylarını arttırmaktadır. Gazetelerde, intihar olaylarını yayınlayan gazetelerin etkisi altında kalarak intihar eden kimseler rastlanmaktadır. Türk Ceza Yasasına (454. madde) göre "Birini intihara ikna ve buna yardım eden kimse, müntehinn ölümü vukubulduğu takdirde 3 seneden 10 seneye kadar ağır hapis cezasına mahkum olur". Gazetede, ya da televizyonda intihar olaylarını yayınlamanın bu madde ile ilgisi yoktur. Çünkü burada ikna, yardım ve kasıt yoktur. Ancak intihar edenleri bir kahraman gibi gösteren, intiharları öven yayınlar basın yasasının 32. maddesine göre suçtur.
Ülkemizde görülen köprü intiharlarında TV kanallarının büyük rolü vardır. Bunlardan çoğu, gerçek intihar niyeti olmayan antisosyal kişilerdir.
İntiharın (özkıyım) tanımını yapmak güçtür.
Bir görüşe göre intihar: "Bir insanın, doğuracağı sonucu bilerek olumlu ya da olumsuz bir eylemle doğrudan doğruya veya araçlı olarak kendi kendini ölüme sürüklemesidir". İntihar istatistikleri gerçek intihar sayısını açıklamamaktadır. Çünkü birçok intiharlar kaza biçiminde bilinmektedir. Kimi kültürlerde intihar, yerine getirilmesi gereken kutsal bir görev olarak gerçekleşmektedir. Örneğin Japonya'da çok görülen aile intiharlarında (oyakoşincu), aile utanç verici bir duruma düştüğü zaman intihar, bu durumdan kurtulmak için başvurulan bir gelenektir. Yaşamın sürdürülmesi ve haz elde edilmesi temel amaç olduğuna göre intihar bir tür yabancılaşmadır. Kimi filozoflar yaşamın amacının acı çekmek olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu görüşün en önemli temsilcisi olan Arhur Schopenhauer'ın (1788 - 1860), babasının intihan ve annesinin soğuk ve ilgisiz davranması nedeniyle kötümser bir felsefeyi benimsemiş olması ve kadınlara karşı aşırı eleştirici tavır takındığı bilinmektedir. Ünlü filozof Eflatun'a göre "Ölüm baldan tatlıdır". Volter'e göre "Umut kalmayınca intihar bir görevdir". İntihar olaylarının, sanayileşmiş Batı toplumlarında çok görülmesi bir çelişki gibi görünmektedir. Olaya Makro düzeyde bakıldığı zaman bunun nedenini açıklamak kolaylaşmıştır. Aşın bireycilik yalnızlığa neden olmakta, toplumsal bağlar gevşemekte bu da Durkheim'in ifade etmiş olduğu bencil intiharları arttırmaktadır. Durkheim "intihar" adlı eserinde istatiksel verilere göre bencil, elcil ve anomik olmak üzere üç tür intihardan bahsetmektedir. Bencil intiharlar toplumsal bağların gevşemesi ile oluşur. Toplumsal bağlan daha güçlü olan katoliklerde intihar, protestanlardan daha azdır. Evliliklerde toplumsal bağ, bekar ve dullara göre daha güçlü olduğundan intihar daha azdır. Elcil intiharlar, toplumsal bağların güçlü olmasından ileri gelmektedir. Toplumsal bağların daha güçlü olduğu askerlik mesleğinde intiharlar, Durkheim'e göre daha fazla olmaktadır. Toplumlardaki kargaşa dönemlerinde anomik intiharlar artmaktadır. Bunun istatistiksel dayanağı da devrimlerden ve göçlerden sonra intiharlarda büyük artış görülmesidir. Durkheim istatistikten yararlanarak makro düzeyde açıklamalar getirmiş; akıl hastalığı ve alkolizmle intihar arasında zorunlu bir ilişkinin bulunmadığını belirtmiştir. Oysa depresyon ve şizofreni gibi akıl hastalıklarında intihar olaylarına sıklıkla rastlanmaktadır. Alkolizmin de intihar girişimini kolaylaştırdığı ve cesaretlendirdiği düşünülebilir. İntiharlarla ilgili bazı özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Kırsal yörelerde intihar kentlere göre daha azdır. Erkeklerde gerçek intihar, kadınlarda ise intihar girişimi (yalancı intihar) daha fazladır. ABD'de siyahlarda intihar daha azdır. Yaş olarak 15 -35 yaşlan arasında intiharlar büyük bir artış göstermektedir. Batı toplumlarında 80 yaşın üzerinde intihar sayısı çok fazla olduğu halde bizde fazla artış görülmemektedir. Müslüman ve katolik toplumlarda intihar çok azdır. Devrimlerden sonra intiharlarda artış görüldüğü halde savaşlardan sonra intiharlar azalmaktadır. Sıcak aylada intiharlarda artış görülmektedir. Dünya genelinde intihar için kullanılan araçlar sırasıyla kendini asmak, kendini denize atmak, silahla vurmak, zehir içmek, bıçakla vurmaktır. İlkel toplumlarda intihar görülmez İntihar olaylarının nedenini araştırmak son derece güçtür. Çünkü intihar eden, sırlarıyla birlikte aramızdan ayrılmıştır. İntiharların bir tek nedeni yoktur. Önem sırasına göre pek çok neden rol oynamaktadır. Freud'a göre intihar, saldırganlık güdüsünün insanın kendine yönelmesidir. Kitle iletişim araçlarının (özellikle televizyonun) intiharlarla ilgili yayınlan, bir model oluşturması bakımından intihar olaylarını arttırmaktadır. Gazetelerde, intihar olaylarını yayınlayan gazetelerin etkisi altında kalarak intihar eden kimseler rastlanmaktadır. Türk Ceza Yasasına (454. madde) göre "Birini intihara ikna ve buna yardım eden kimse, müntehinn ölümü vukubulduğu takdirde 3 seneden 10 seneye kadar ağır hapis cezasına mahkum olur". Gazetede, ya da televizyonda intihar olaylarını yayınlamanın bu madde ile ilgisi yoktur. Çünkü burada ikna, yardım ve kasıt yoktur. Ancak intihar edenleri bir kahraman gibi gösteren, intiharları öven yayınlar basın yasasının 32. maddesine göre suçtur.
Ülkemizde görülen köprü intiharlarında TV kanallarının büyük rolü vardır. Bunlardan çoğu, gerçek intihar niyeti olmayan antisosyal kişilerdir.