Avcı hastalığı,
Tavşan vebası,
Tavşan humması,
Kemirgenlerde (tavşan, fare, sincap vb.) öldürücü nitelikte, oldukça bulaşıcı, Francisella tularensis’ in (Pasteurella tularensis) neden olduğu, doğrudan veya kenelerle yayılan, şiddetli seyirli, ateşli hastalık. Mikroorganizma doğada çok yaygın olarak bulunur, birçok evcil hayvanı, insanı ve yabani kemiriciyi enfekte eder, tavşan humması. Hastalık hayvanlardan doğrudan temasla geçebildiği gibi sinek ve kenelerle de taşınabilir. Kuluçka devresi, üç gündür. Önemli bir zoonoz etkenidir.
Hastalık yeri tesbit edilemeyen genel mikroplanmalara sebep olabileceği gibi, deride, gözde, akciğerlerde, ve sindirim yolunda da yerleşebilir. Dış tularemide bulaşmanın başladığı yerler eller, gözler ve ağızdır. Buralarda önce küçük bir kabarcık oluşur, sonra ur şeklinde büyüyerek parçalanır. Bulaşma yeri nedeniyle bu bölgelerdeki lenf bezleri şişer ve ağrır. İç tularemi ise, akciğer tüberkülozu ya da bağırsak nezlesine benzeyen bir seyir izler. Böylece, vücuttaki tüm lenf bezleri şişip ağrıyabilir. Ateş durumu çok değişkendir. Çoğu kez kızamığa benzer deri döküntüleri ateşi izler. Tedavi edilmeyen hastalık 2-4 hafta sürer. En sık görülen yan etkisi lenf bezlerinin iltihaplanmasıdır.
Hastalık ve ölüm halinde sağlık kuruluşlarına bilgi verilmesi gereklidir. Salgın durumlarında hastalık yapan hayvanların yok edilmeleri zorunludur.
Tularemi ilk defa 1911 yılında McCoy tarafından Kaliforniya’nın Tulare bölgesinde, sincaplarda görülen veba benzeri bir salgın hastalık olarak tanımlanmıştır. İnsanlarda hastalığı ilk tanımlayan ise Edward Francis’dir. Bu hastalıkla ilgili çalışmaları nedeniyle E. Francis’e 1959′da Nobel ödülü verilmiştir. Tularemi, her mevsim görülebilmekle birlikte, insanların kullandığı sulara, yağışlar nedeniyle dışarıdan su sızıntılarını yoğun olabileceği kış ve bahar aylarında daha çok görülebilmektedir.
Hasta hayvanlara temas etmekle ve onların kirlettiği suyu tüketmekle bulaşan, ateş, halsizlik, karın ağrısı, boyunda şişlik belirtileri görülebilen Tularemi hastalığı, aniden süratle yükselen ateş, şiddetli baş ağrısı, kırıklık, bulantı, kusma ve ishal belirtileridir.
Hastalık yeri tesbit edilemeyen genel mikroplanmalara sebep olabileceği gibi, deride, gözde, akciğerlerde, ve sindirim yolunda da yerleşebilir. Dış tularemide bulaşmanın başladığı yerler eller, gözler ve ağızdır. Buralarda önce küçük bir kabarcık oluşur, sonra ur şeklinde büyüyerek parçalanır. Bulaşma yeri nedeniyle bu bölgelerdeki lenf bezleri şişer ve ağrır. İç tularemi ise, akciğer tüberkülozu ya da bağırsak nezlesine benzeyen bir seyir izler. Böylece, vücuttaki tüm lenf bezleri şişip ağrıyabilir. Ateş durumu çok değişkendir. Çoğu kez kızamığa benzer deri döküntüleri ateşi izler. Tedavi edilmeyen hastalık 2-4 hafta sürer. En sık görülen yan etkisi lenf bezlerinin iltihaplanmasıdır.
Hastalık ve ölüm halinde sağlık kuruluşlarına bilgi verilmesi gereklidir. Salgın durumlarında hastalık yapan hayvanların yok edilmeleri zorunludur.
Tularemi ilk defa 1911 yılında McCoy tarafından Kaliforniya’nın Tulare bölgesinde, sincaplarda görülen veba benzeri bir salgın hastalık olarak tanımlanmıştır. İnsanlarda hastalığı ilk tanımlayan ise Edward Francis’dir. Bu hastalıkla ilgili çalışmaları nedeniyle E. Francis’e 1959′da Nobel ödülü verilmiştir. Tularemi, her mevsim görülebilmekle birlikte, insanların kullandığı sulara, yağışlar nedeniyle dışarıdan su sızıntılarını yoğun olabileceği kış ve bahar aylarında daha çok görülebilmektedir.
Hasta hayvanlara temas etmekle ve onların kirlettiği suyu tüketmekle bulaşan, ateş, halsizlik, karın ağrısı, boyunda şişlik belirtileri görülebilen Tularemi hastalığı, aniden süratle yükselen ateş, şiddetli baş ağrısı, kırıklık, bulantı, kusma ve ishal belirtileridir.