Akyatan,
Ağyatan,
Adana ilinin Karataş ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Adana’ya 48 km. mesafededir. Doğu Toros’lardan çıkan binlerce kaynak birleşip Anadolu’nun iki uzun nehri olan Seyhan (560 km) ve Ceyhan (509 km) nehirlerini oluştururlar. Bu nehirler Akdenize dökülürken Türkiye’nin en verimli ovası olan Çukurova’yı oluştururlar.
Sürekli yatak değiştiren bu nehirler denize yaklaştıklarında bataklık, göl ve lagünler oluştururlar. Seyhan nehrinin doğusu ile Ceyhan nehrinin batısında yer alan Akyatan ve Ağyatan gölleri ile çevresindeki lagünler özellikle Kuzeyden Güneye, Güneyden Kuzeye göç eden yüzlerce çeşit kuşa evsahipliği yaparlar.
Çukurova’ daki en büyük lagündür. 1998 yılında, özellikle su kuşları yaşama ortamı olarak uluslararası öneme sahip sulak alanların korunması sözleşmesi olan Ramsar sözleşmesi kapsamına alınmıştır.
Kıyı Kuşu (yağmur kuşu), Saz horozu, kocagöz, yazördeği, akça cıbılıt, mahmuzlu kızkuşu, küçük sumru, suna, fiyu, dikkuyruk, elmabaş patka, sakarmeke, Küçük kumkuşu, Kara karınlı kumkuşu, Döğüşken kuş, Flamingo, Suçulluğu, Kızılbacak, Yaz ördekleri, Elmabaşlar, Yeşilbaşlar, Çamurcun, Dikkuyruk, Turaç, İbibik, Turna, Yeşil Arıkuşu, Alaca Balıkçıl, Üveyik gibi kuş türlerini barındırır. Nesli tamamen tükenmeye yüz tutmuş olan turaç ve deniz kaplumbağalarının, çok sayıda flora ve faunanın bulunması bilimsel çalışmalar için Akyatan Lagünü’ nün önemini daha da arttırmaktadır.
Deltadaki göl ve lagünler, Akdeniz’in su düzeylerinin değişmeye başladığı 4. dönemin sonunda (10.000 yıl önce)oluşmaya başlamıştır. Akyatan gölünün bulunduğu yerde, deltayı oluşturan nehirlerin yataklarından taşmasıyla geniş bir bataklık oluşmuştu. Bataklık, daha sonra dalgaların taşıdığı kumların zamanla kıyıda oluşturduğu kordonla denizden ayrılmış ve bugünkü görünümünü almıştır. Tipik bir alüvyal baraj gölüdür.
Akyatan gölü, Türkiye’nin en büyük lagün gölüdür. Ortalama su seviyesindeki alanı 4.900 hektardır. Yaz boyunca gölü besleyen suların azalması ve yüksek buharlaşma nedeniyle göl alanı çok küçülmektedir. Suyun çekildiği alanlarda geniş çamur düzlükleri oluşmakta ve yaz sonuna doğru tamamen kurumaktadır. Çamur düzlükleri özellikle gölün batı ve kuzeydoğu kesimlerinde oluşmakta, Kapıköy yakınlarındaki bazı adalar ise karayla birleşmektedir.
Göl, güneybatıdan çıkan 2 km.lik dar bir kanalla denize bağlanmaktadır. Göl sularının yüksek olduğu dönemlerde kanal vasıtasıyla gölden denize, düşük olduğu dönemlerde ise denizden göle doğru su akışı olmaktadır. Bu nedenle göl suyundaki tuzluluk mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. Kışın ve ilkbaharda, drenaj kanalları ile taşınan sular ve yağışların etkisi ile göl suyu tatlılaşmakta, yazın ise yüksek buharlaşma ve denizden göle olan su girişi nedeniyle tuzluluk artmaktadır. Ayrıca, tuzluluk denize bağlantının olduğu kesimde daha yüksek, sızıntı ve drenaj sularının etkili olduğu kuzey kesimlerde ise daha düşüktür.
Göl ile deniz arasında yer yer genişliği birkaç km’yi, yüksekliği ise 20 m’yi bulan Türkiye’nin en büyük kumulları yer almaktadır. Yer yer birkaç sıra halinde olan kumul tepeleri arasında deniz seviyesinin altında oluklar (çukurlar) bulunmaktadır. Bunlar yağışlı dönemlerde suyla dolarlar. Ayrıca, kumulların kuzeydoğusunda hiç kurumayan ve ekolojik açıdan önemli tatlısu birikintileri ve bataklıkları vardır. Göl kıyılarında genişlikleri tatlısu sızıntılarına bağlı olarak farklılıklar gösteren bataklık ve sazlık alanlar bulunmaktadır. Gölün kuzeyi geniş tarım alanları ile çevrilidir.