Bebeklerin Ağlama Alışkanlıkları: Genetik ve Çevresel Etkiler
Bebeklerin ağlama alışkanlıkları, ebeveynlerin en çok merak ettiği konulardan biridir. Neden bazı bebekler daha kolay sakinleşirken, bazıları uzun süre ağlamaya devam ediyor? Yapılan araştırmalar bu sorunun yanıtını genetik ve çevresel faktörler ile ilişkilendiriyor. Özellikle Uppsala Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir çalışma, bebeklerin ağlama davranışlarının büyük ölçüde genetik kökenli olabileceğini ortaya koyuyor.
İkiz Bebekler Üzerine Yapılan Araştırma
Bu araştırmada, iki ile beş aylık arasında 998 ikiz bebek incelenmiştir. Araştırma, tek yumurta ikizleri (aynı genetik yapıya sahip) ve çift yumurta ikizleri (genetiklerinin yaklaşık yarısını paylaşan) arasındaki farkları karşılaştırarak, ağlama süresi ve yatışma davranışlarının genetik ve çevresel etkilerini ayrıştırmayı amaçlamıştır. Elde edilen bulgular, özellikle beşinci ayda bebeklerin ağlama süresindeki farklılıkların yaklaşık yüzde 70’inin genetik faktörlerle ilişkili olduğunu göstermektedir.
Genetik Faktörlerin Etkisi
Çalışmanın baş araştırmacısı Dr. Charlotte Viktorsson, “İki aylıkken genetik etkiler ağlama davranışının yüzde 50’sini oluştururken, beş aylık olduğunda bu oran yüzde 70’e kadar çıkıyor” demektedir. Bu sonuçlar, bebeklerini sakinleştirmek için her yolu deneyen ama başarılı olamayan aileler için bir nebze rahatlatıcı olabilir. Çünkü bu durum, bazen anne babaların etkisinin sınırlı olabileceğini göstermektedir.
Sakinleşme Hızı ve Genetik Bağlantılar
Araştırmanın bir diğer ilginç bulgusu, bebeklerin ne kadar çabuk sakinleştiği ile ilgilidir. Beş aylık bebeklerde, bu davranıştaki farklılıkların yaklaşık yüzde 67’si genetik faktörlerle açıklanabilmektedir. Ancak bu durum zamanla değişmektedir. İki aylıkken çevresel etkiler daha baskınken, aylar ilerledikçe genetik faktörlerin etkisi artmaktadır. Viktorsson, bu gelişimin bebeklerin hızlı değişen doğasını yansıttığını ve ebeveyn müdahalelerinin özellikle ilk aylarda daha etkili olabileceğini belirtmektedir.
Çevresel Etkilerin Rolü
Öte yandan, araştırma bebek davranışlarının tamamen genetikle açıklanamayacağını da ortaya koymaktadır. Örneğin, bebeklerin gece kaç kez uyandığı gibi faktörlerin daha çok çevresel etkilere bağlı olduğu ifade edilmektedir. Uyku rutinleri, beslenme düzeni ve odadaki ışık ve ses gibi unsurlar, bebeklerin davranışlarını etkileyen önemli çevresel faktörlerdir.
Ağlayan Bebeği Sakinleştirmenin Yöntemleri
Bu bulgulara ek olarak, Japonya’daki RIKEN Beyin Bilimi Merkezi tarafından yapılan bir başka araştırma, ağlayan bebekleri sakinleştirmek için uygulanabilir bir yöntem önermektedir. Bu yöntem, bebeği beş dakika boyunca kucakta yürütmek, ardından beş ila sekiz dakika oturur pozisyonda tutmak ve sonrasında beşiğe yatırmaktır. Bu tekniğin kısa vadede etkili olabileceği belirtilse de, uzun vadede uyku kalitesi üzerindeki etkileri henüz net değildir.
Bebeklerde Ağlama Davranışının Anlaşılması
Özetle, bir bebeğin sık sık ağlaması ya da kolayca yatışmaması, ebeveynin yetersizliğiyle ilgili olmayabilir. Aksine, bu durumun temelinde çoğu zaman genetik faktörler yatıyor gibi görünmektedir. Elbette çevresel etkenler ve ebeveyn ilgisi önemini korumaktadır. Ancak bu yeni bulgular, özellikle kendini suçlayan aileler için önemli bir perspektif sunmaktadır.
Bebeklerin ağlama alışkanlıklarını anlamak, ebeveynler için büyük bir kolaylık sağlayabilir. Bu araştırmalar, bebeklerin davranışlarını etkileyen faktörleri daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Böylece, ebeveynler daha bilinçli bir şekilde hareket edebilir ve bebeklerinin ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilirler.
https://merhabaizmir.com/bazi-bebekler-neden-daha-fazla-agliyor/?utm_source=dlvrit