İzmir Büyükşehir Belediyesi, iklim kriziyle mücadelede öncü bir adım atarak, “tek sağlık” ve “iyi olma” yaklaşımları çerçevesinde Türkiye’de ilk kez yerel düzeyde bir COP (Taraflar Konferansı) organizasyonuna ev sahipliği yapıyor. “COP İzmir” serisinin ilk etkinliği, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) “COP30’a Giderken Yerelden Küreseli Görmek: İklim Krizi Karşısında Gıda Güvenliği ve Erişimi” başlığıyla gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir’i sağlıklı ve dirençli bir kent haline getirme vizyonunu paylaşarak, yerel yönetimlerin iklim kriziyle mücadeledeki kritik rolüne dikkat çekti. Başkan Tugay, “Yerel yönetimler olarak iklim krizi ve sonuçları ile ilgili eylem planları belirlemeye ve onu uygulamaya çalışıyoruz. İzmir’i bu konuda aktif hale getirme konusunda çok istekliyiz. Çalışmalarımızın Türkiye’nin ve başka ülkelerin şehirlerine emsal olması niyetiyle yol alıyoruz,” ifadeleriyle İzmir’in bu alandaki kararlılığını ve öncü olma arzusunu vurguladı.
Yerelden Küresele: İzmir’in İklim Gündemini Şekillendirme Amacı
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “COP İzmir” serisi, yerelden başlayarak küresel iklim gündemine katkıda bulunmayı, yerel yönetimlerin sesini COP30’a taşıyarak güçlü bir yerel mutabakat oluşturmayı hedefliyor. “Tek sağlık” ve “iyi olma” yaklaşımlarıyla hayata geçirilen bu önemli etkinlik, iklim krizinin yerel düzeydeki etkilerini ve çözüm önerilerini tartışmaya açarak, küresel iklim politikalarına yerel bir perspektif sunmayı amaçlıyor. Başkan Tugay’ın açılış konuşmasında altını çizdiği gibi, her büyük değişim küçük adımlarla başlar ve İzmir, bu ilk adımları atarak iklim kriziyle mücadelede aktif bir rol üstlenmeye kararlı.
Başkan Tugay’dan Çalışma Vurgusu ve Teşekkür
Başkan Tugay, açılış konuşmasında iklim krizi ve etkileri gibi önemli başlıklara değinerek, uzun ve zorlu bir mücadelenin ancak ilk adımla başlayabileceğini ifade etti. “Her uzun yol, ilk adımla başlıyor. Her yüksek merdivenin mutlaka ilk basamağı var ve bir sıfırdan büyük. Önümüzde dağlar gibi sorunlar olabilir ama her sorunla başa çıkmanın yolu önce ilk adımı atmak. Sadece ve sadece çalışmaya ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. Ne yapacağını planlamış, kendine hedefler koymuş, eylem planları yapmış, o planları gerçekleştirmek için yoğun çalışan insanlar ve kurumlar olmayız. Önümüzdeki görev bu diye düşünüyorum. İzmir’e, kendisine, ülkesine, insanlığa inanan herkese teşekkür ediyorum,” sözleriyle Başkan Tugay, iklim kriziyle mücadelede kararlılık ve iş birliğinin önemini vurguladı. Panele, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üst düzey yöneticileri de katılarak, belediyenin bu konudaki bütüncül yaklaşımını ve desteğini gösterdiler.
COP30’a İzmir’den Güçlü Bir Katkı
Başkan Tugay, COP İzmir’in yeni bir anlayışı temsil ettiğini belirterek, Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı olarak İzmir’i bu konuda aktif hale getirme konusundaki güçlü arzusunu dile getirdi. “Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı olarak da İzmir’i bu konuda aktif hale getirme konusunda çok istekliyim. Çalışmalarımızın Türkiye’nin ve başka ülkelerin şehirlerine emsal olacak çalışmalar olması niyetiyle çalışıyoruz. COP30, kasım ayında Brezilya’da olacak. Bizler de orada Sağlıklı Kentler Birliği’ni temsilen var olacağız. Elde edeceğimiz veriler, sonuçlar, raporlar orada dile getireceğimiz konular olacak,” ifadeleriyle Başkan Tugay, İzmir’de elde edilecek bilgi ve deneyimlerin uluslararası platformlarda paylaşılacağını ve diğer şehirlere ilham kaynağı olacağını müjdeledi.
İklim Krizinin Acı Gerçeği: Daha Kötü Dönemlere Doğru
Başkan Tugay, dünya ve ülke sorunları konuşulduğunda iklim krizinin her zaman gündemde olduğunu hatırlatarak, “Yaşadığımız sorunların önemli kısmının arkasında iklim değişikliği ve sonuçları var ama hepimiz biliyoruz ki daha kötü dönemlere gidiyoruz. Suyu, gıdayı, enerjiyi, yaşadığımız çevrenin ekosistem dengesini hayati görüyoruz. Hiçbir şey yapmadan ya da başkalarının bir şeyler yapmasını bekleyerek yaşamanın, hepimizi felakete sürükleyeceğini görüyoruz,” sözleriyle iklim krizinin giderek derinleşen etkilerine ve acil eylem gerekliliğine dikkat çekti.
Yerel Yönetimlerin İnisiyatif Alması Şart
Küresel iklim tehdidi için her yıl iklim konferansları düzenlenmesine rağmen, alınan kararların uygulamaya geçirilmesinde yaşanan zorluklara değinen Başkan Tugay, bunun temel nedenlerinden birinin büyük ülkelerin ulusal çıkarlarından vazgeçememesi ve uygulamayı sağlayacak kamu idarelerinin merkeziyetçi yaklaşımı olduğunu belirtti. Türkiye’de de benzer bir sorunun yaşandığını ifade eden Başkan Tugay, yerel yönetimlerin aktif rol alması ve çaba göstermesi gerektiğini vurguladı. İzmir’in yapısı gereği duyarlı insanların yaşadığı bir kent olduğunu belirten Başkan Tugay, “İzmir’in hakkını da vererek yerel yönetimler olarak iklim krizi ve sonuçları ile ilgili eylem planları belirlemeye ve onu uygulamaya çalışıyoruz. İklim krizi sadece karbon emisyonuna bağlı sıcaklık artışı değil. Bunun sosyal, ekonomik, politik olarak herkese dokunan sonuçları var. Bunlar her geçen yıl daha fazla yaşanıyor,” dedi.
Toprakların Çığlığı: Kuraklık ve Sağlıksız Gıda Üretimi
Kuraklık sorununun giderek büyüyen bir tehdit olduğunu vurgulayan Başkan Tugay, şehirlerin su problemiyle nasıl başa çıkacakları konusunda ciddi bir kriz yaşandığını ifade etti. “İzmir de dahil olmak üzere tarımın önemli olduğu şehirlerde su problemi yönetilemez duruma doğru gidiyor. Tarımla ilgili olarak yeterli bir planlama içinde olunmadığını görüyoruz. O nedenle bugün bu toplantıda en çok konuşmak istediğimiz konulardan biri gıda. Sadece gıda yetersizliği değil, sağlığı konusunda da konuşmamız gerektiğinin farkındayız. Tarım yaptığımız topraklar can çekişiyor. Tarım yapanlar desteklenmediği için sağlıksız gıda üretimi de hızla yükseliyor. Gıdanın besin içeriğinin yeterli olup olmadığını bir tarafa koyduk, insanlarda önemli hastalıklar yapıp yapmadığını konuşuyoruz. Bunun henüz günlük hayata yansımasını yaşamadık. Yeterli veriler ortaya konmadığı için problemin nereden kaynaklandığını bilmiyoruz,” sözleriyle Başkan Tugay, kuraklığın tarım ve gıda güvenliği üzerindeki yıkıcı etkilerine ve sağlıklı gıda üretimi konusundaki endişelere dikkat çekti.
İklim Krizinin Halk Sağlığı Üzerindeki Artan Yıkıcı Etkisi
Başkan Tugay, iklim krizinin halk sağlığı üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerinin giderek yoğunlaştığını ve arttığını vurguladı. “İklimin doğrudan ya da dolaylı olarak insanların sağlığı üzerinde yoğun ve artan düzeyde etkileri var. Bundan 40 yıl önce daha temiz çevrede ve iklim açısından daha iyi şartlarda yaşıyorduk. Denetimler yetersiz olsa da daha güvenli gıda üretimi vardı. Gelişim problemleri hızla arttı. Bunun nedenlerini sorgulamama eğilimi var, oysa bunlar hayata dokunan problemlere dönüşmeye başladı. Yaşam süresinin uzaması, hastalıkların tedavisiyle mümkün ama yaşam kalitesi açısından pek çok insan ciddi sağlık problemleriyle yaşıyor. Bunda sağlıksız evren ve sağlıksız gıdanın önemli etkisi olduğunu düşünüyoruz,” diyerek Başkan Tugay, iklim değişikliğinin ve sağlıksız çevrenin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti ve bu konuda daha fazla araştırma ve önlem alınması gerektiğini vurguladı.
ICLEI’den İzmir’e Övgü ve Yerel Yönetimlerin Rolü Vurgusu
Toplantıya çevrimiçi olarak katılan Sürdürülebilirlik İçin Yerel Yönetimler (ICLEI) Ağı Küresel Savunuculuk ekibi yöneticisi Yunus Arıkan, iklim konferanslarının her yıl düzenlenmesine rağmen iklim krizinin karmaşık yapısı nedeniyle tek bir kurumun veya ülkenin sorumluluğunda olmadığını belirtti. “İklim konferansları her yıl düzenleniyor ama iklim krizi artık çok katmanlı ve sadece bir bakanlığın ya da bir ülkenin sorumluluğu altında değil, tüm paydaşların katkısı ve etkin katılımıyla yürütülmesi gereken bir çaba. Bu kararların yerelde hayata geçmesi gerekiyor. Ülkelerde siyasi ve günlük çekişmeler iklim krizi tartışmalarını ötelemiş durumda. Kentlerin katkıları ve bu katkıları uygulama sorumluluğu var,” ifadeleriyle Arıkan, yerel yönetimlerin iklim kriziyle mücadelede kilit bir rol oynadığını vurguladı. Arıkan, yereldeki aktörlerin öne çıktığı bir süreci İzmir’den başlatmak istediklerini belirterek, “Ulusal eylem planları ile yerel hareketin örtüşmesini, birbirine katkı vermesini istiyoruz. İklim süreci sadece sera gazı salımı ve afetlere uyum değil, pek çok alanı tetikleyen dönüşümün başlangıcıdır. İzmir bu konuda çok ileri adımlar attı. Bu toplantının yürütülecek çalışmalara katkı koyacağını düşünüyorum,” şeklinde konuştu. Arıkan, İzmir’in iklim kriziyle mücadelede attığı ileri adımları takdirle karşıladığını ve bu toplantının diğer yerel yönetimlere de ilham kaynağı olacağını ifade etti.
İzmir’den Diğer Kentlere Öncülük Çağrısı
İzmir Büyükşehir Belediyesi, iklim krizinin giderek artan etkileriyle mücadele etmek, bu konuda farkındalık yaratmak ve ortak bir hareket planı oluşturmak amacıyla tüm yerel paydaşlarla bir araya gelerek bir çatı yapı kurmayı hedefliyor. Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin İzmir’den başlayarak 150’yi aşkın üye belediyesiyle bu sürece öncülük etmesi ve diğer kentlerde de yerel düzeyde COP organizasyonlarının teşvik edilmesi, belediyenin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. COP İzmir kapsamında, ilgili temalarda uzmanların ve akademisyenlerin katılımıyla paneller ve çok paydaşlı yuvarlak masa çalışmaları içeren çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Bu etkinlikler, iklim krizinin farklı boyutlarını ele alarak çözüm önerileri geliştirmeyi ve yerel düzeyde uygulanabilir politikalar oluşturmayı amaçlıyor.
“COP İzmir” Zirvesi Üç Oturumla Devam Edecek
Açılış konuşmalarının ardından “COP İzmir” zirvesi, üç önemli oturumla devam etti. İlk oturum, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay’ın moderatörlüğünde “İzmir’in Gıda Perspektifi” başlığı altında gerçekleştirildi. Bu oturumda, İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Komisyonu Başkanı Saadet Çağlın, Tarım, Orman ve Hayvancılık Komisyonu Başkanı Selçuk Karakülçe, İztarım Genel Müdürü Öztürk Kurt ve İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreteri Erçin Güdücü panelist olarak yer alarak İzmir’in gıda üretim ve tüketim alışkanlıklarını, yerel gıda sistemlerini ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını ele aldılar. İkinci oturumun başlığı ise “İklim Krizi Karşısında Gıda Güvenliği ve Erişimi” oldu. Dr. Bülent Şık’ın moderatörlüğünde gerçekleşen bu panelde ise Prof. Dr. Funda Barbaros, Prof. Dr. Derya Eşen ve Dr. Fatih Özden konuşmacı olarak katılarak iklim değişikliğinin gıda üretimi ve dağıtımı üzerindeki etkilerini, gıda güvenliği risklerini ve bu risklere karşı alınabilecek önlemleri tartıştılar. Zirvenin üçüncü ve son bölümünde ise “Bitkisel Üretim, Hayvansal Üretim ve Su Ürünleri, Biyoçeşitlilik, Yeşil Kuşaklar ve Kentsel Tarım, Gıda Lojistiği, Gıda Güvenliği, Güvenilirliği ve Gizli Açlık, Topraktan Çatala: Agroekoloji, Kuraklık, Su Tüketimi ve Su Kirliliği” gibi kritik başlıklar altında çok paydaşlı yuvarlak masa çalışmaları gerçekleştirildi. Bu interaktif çalışmalar sayesinde, farklı sektörlerden temsilciler ve uzmanlar bir araya gelerek sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirdiler ve iş birliği olanaklarını değerlendirdiler.
COP İzmir Serisi Devam Edecek
“COP İzmir” serisi, farklı temaları ele alan çeşitli etkinliklerle devam edecek. 23 Mayıs’ta İZFAŞ Fuar Alanı’nda “İzmir’in Enerjide Yeşil Dönüşüm Fırsatları” başlığıyla enerji sektöründeki dönüşüm potansiyelleri ve sürdürülebilir enerji çözümleri tartışılacak. 30 Mayıs’ta AASSM’de “İklim Krizine Dirençli Kentler ve Topluluklar” başlığıyla şehirlerin iklim değişikliğinin etkilerine karşı nasıl daha dirençli hale getirilebileceği ve toplulukların bu süreçteki rolü ele alınacak. 10 Haziran’da yine AASSM’de “İzmir’in Geleceği: Yeşil Kuşaklar” başlığıyla kentsel yeşil alanların önemi ve geliştirilmesi stratejileri masaya yatırılacak. Serinin önemli bir etkinliği olan “COP İzmir Lansmanı” ise 27 Haziran’da Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilerek, serinin genel hedefleri ve gelecekteki çalışmaları kamuoyuyla paylaşılacak.
Taraflar Konferansı (COP) Hakkında
Küresel ısınmaya karşı ilk hükümetlerarası çevre sözleşmesi olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 1994 yılında yürürlüğe girmesinden bu yana her yıl farklı bir ülkede düzenlenen Taraflar Konferansı, kısaca “COP” adıyla anılıyor. 2024 yılının Kasım ayında Azerbaycan’da düzenlenen COP29’un ardından, bu yılın Kasım ayında COP30 adıyla Brezilya’da düzenlenecek olan bu küresel zirve, iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası iş birliği ve politika geliştirme açısından büyük önem taşıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı “COP İzmir” serisi, bu küresel çabaya yerel düzeyde önemli bir katkı sunmayı amaçlıyor.
https://merhabaizmir.com/cop-izmir-basladi-gida-guvenligi-ve-iklim-krizi-masada/?utm_source=dlvrit